26 Ağustos 2010 Perşembe

olaylar olur, olaylar geçer

hepimizin başından bir şeyler geçiyor değil mi, şu hayat denen zırtapozun içinde. kimimiz sevgilisinden ayrılıyor, kimimizin sevdikleri ölüyor, kimisi depremde göçük altında kalıyor, kimisi sadece istediği ayakkabının numarasını bulamıyor. oluyor yani bir şeyler. bizde bir şekilde üstesinden gelip atlatıyoruz olayları.

nah atlatıyoruz!

tam o "atlattım artık" dediğin anda dön bak bakayım geriye nesin sen. neymişsin sen, ne olmuşsun şimdi. hayat çakmış sana çelmeyi ve sen utanmadan, sıkılmadan, geri zekalı gibi hiç yara almadan hatta üstün başın bile kirlenmeden tekrar ayağa kalktığını zannediyorsun. yemezler güzelim. yemezler.

bir kere sen artık o kişi değilsin, olamazsın da bunu bir şekilde öğrenmiş olman lazım zaten. sorun şu ki; eğer sen hala ve ısrarla o kişi olmak istiyorsan, kusura bakma güzelim, beyninde ödem oluşmuş senin. bu halinle ırzına geçerler kılın kıpırdayamaz, düşüncelerini sikerler ruhun duymaz. yok ederler lan seni. hala bir zaman dilimine odaklanıp kaldıysan, yaşadığın her türlü bok, o zaman diliminin suçuymuş gibi geliyorsa sana, kafanı ellerinin arasına alıp sırf bunun için saatlerce ağlıyorsan, gel gidelim seninle oraya, orada bırakayım seni, geri gelmemek üzere siktir olup gideyim. cesaretin var mı peki senin sonsuza kadar o daracık zaman diliminde kalmaya?

olaylar gelince başına, bu da geçer derler. inanma onlara. nah geçer!

25 Ağustos 2010 Çarşamba

sorun var lan bir yerde

bu siktimini hayatında hakikatten bir sorun var. böyle adil kullanım politikası gibi bir şey. uzun süreli mutluluk hallerine dayanamıyor devre yakıyor hayat, sorun çıkartıyor illaki. sen yeter mutlu oldun, birazda başkalarına kalsın der gibi. saçmalık amına koyayım.